Web 2.0 uygulamalarının gelişimine paralel olarak e-Öğrenme alanında da hızlı değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişimlerin gerçekleşmesinde iki öğenin önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Birincisi bilgiye dayalı iş alanlarının yaygınlaşması ile birlikte iş yapma süreçlerinin bütünüyle bilginin oluşturulmasına bağlı olmasıdır. Buna bağlı olarak öğrenme deneyimlerinin daha hızlı, anlık ve maliyeti düşük olarak geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. İkincisi de web 2.0 uygulamalarındaki gelişimlerin içerik oluşturulması ve internet üzerinde oluşturulan içeriğe katkıda bulunulmasını kolaylaştırmasıdır.
Web 2.0 uygulamaları internet kullanımını bütünüyle değiştiren bir yapıya sahip olarak ortaya çıkmıştır. En basit haliyle Web 2.0 bir kişinin internette kolaylıkla içerik oluşturabilmesi ve varolan içeriğe katkıda bulunabilmesidir. Web 2.0’nin en temel özelliği araçların kullanım kolaylığı ile işbirliği ve sosyal etkileşimin kendiliğinden meydana gelmesidir. Web 2.0’den yola çıkarak Kanadalı bir araştırmacı olan Stephen Downes tarafından ortaya atılan “e-Öğrenme 2.0” kavramı Web 2.0 bileşenlerinin e-öğrenmeye dönük tümleşik etkilerini vurgulamaktadır. Web 2.0 internet sitelerinin bilgi barınağı olmasından işleyen platformlara taşınmasına; internet programlarının son kullanıcıların hizmetine sunulmasından kullanıcıların bir bilgi ya da uğraşı paylaşıp tekrar kullanmasına; gelişmiş organizasyon ve kategorilendirmeden internet’in ekonomik değerinin yükselip alçalmasını kadar bir dizi farklı boyutlara işaret etmektedir. Tim O’Reilly’e göre ise Web 2.0 bilişim endüstrisinde ortaya çıkan bir devrimdir. Gerçekten de günümüzde bilişim teknoloji ve alt yapılarının çok hızlı şekilde büyümesi, gelişmesiyle birlikte klasik web anlayışı terk edilerek, daha çok kullanıcıların etkin katılımının sağlandığı yapıya geçilmiştir. Bu değişimle birlikte e-öğrenme sistemleri de öğrenci katılımlı, sosyal etkileşim ortamlı, yeni yapılanmalara gitmektedir. Web üzerinde son yıllarda sunulan hizmet ve uygulamalara bakıldığında; kullanıcının içeriği doğrudan oluşturabildiği (resim, video, makale, sunum paylaşımları vb.), belirli standartlar çerçevesinde uygulama ve servislerin birlikte çalışabilir hale geldiği, birlikte üretme anlayışının ve anlamlı sosyal topluluklar oluşturma becerisinin önem kazandığı bir yapıya gidildiği görülmektedir.
İşte Web 2.0 anlayışıyla gelişen sosyal paylaşım ortamlarının ve servislerinin e-öğrenmeye yönelik uygulamaları da e-Öğrenme 2.0’ı ortaya çıkarttı. E-Öğrenme 2.0; e-öğrenmenin Web 2.0 tabanlı araçlardaki “Yarat-Bağlan-Biriktir ve Paylaş” konseptinin, doğrudan kullanıcı merkezli ve birlikte çalışmayı hedefleyen bir eğitim anlayışı içerisinde evrimleşmesi olarak tanımlanabilir.
e-Öğrenmenin Gelişimi
e-Öğrenme, web teknolojilerinde meydana gelen değişimlere paralel olarak hem anlayış hem de uygulama açısından farklılaştığı görülmektedir.
e-Öğrenme 1.0, web aracılığıyla öğretimin gerçekleştirilmesine işaret etmektedir. 60+ dakikalık çevrimiçi kurs deneyimleri ile karakterize edilebilir. Burada kurslar öğrenme yönetim sistemleri aracılığıyla yönetilmektedir. E-öğrenme 1.3, içeriğin konu alanı uzmanları tarafından geliştirilen hızlı e-öğrenme araçları ya da öğrenme içerik yönetim sistemleri tarafından sağlanan şablonlar aracılığıyla oluşturulmasıdır. E-Öğrenme 2.0 ise beraberinde kolay içerik oluşturma, web aktarımı ve tümleşik işbirliğini getirmiştir. Paylaşma ve öğrenme, e-öğrenme 2.0’nin doğal bir görünümüdür. e-Öğrenme 1.0 ile e-öğrenme 2.0 arasındaki en önemli farklılık içerik oluşturmadan kaynaklanmaktadır. E-öğrenme 1.0’de içerik öğrenme tasarımı alanında uzmanlığa sahip kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. E-Öğrenme 2.0’de içerik oluşturma akran ya da eşler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Web 2.0 Uygulamaları ve E-Öğrenme 2.0
Tim O’Reilly tarafından ortaya atılan ve bilişim endüstrisindeki devrime işaret eden Web 2.0 sonucunda bir platform olarak her şey internete taşınmıştır. Web 2.0 kavramının tanımı farklılaşsa bile sosyal imleme, sosyal ağ ve medya paylaşım sitelerinin beslenmesinde kullanılan bloglar, wikiler, servis tabanlı uygulamaları içermektedir. Ancak Web 2.0’nin katılımcı bir web olduğu söylenebilir. Web 2.0 kavramı yazılım kodlarının geliştiricilere açılması fikrine kadar gitmektedir. Buna göre çevrimiçi içeriğin bütün kullanıcılara açık hale getirilerek yeniden üretimine izin verilmelidir. Günümüzde birçok e-öğrenme uygulaması tekil anlayışa sahip bir öğretim modelini kullanmaktadır. Burada uzmanların aktardığı teorik bilgilerin pasif öğrenenler tarafından alınıp tüketilmesi anlayışı bulunmaktadır. İşbirliğini ve paylaşımı dışlayan bu yaklaşımın özellikle Web 2.0 araçlarının yoğun kullanımı sonucu önemini yitirdiği gözlenmektedir.
e-Öğrenme 2.0’ye dönük bir şirketin eğitim ve insan kaynakları bölümünde e-öğrenme 2.0 araçlarını gündelik çalışmalarının bir parçası olarak benimsemiş ve ekip olarak kullanan bireyler örnek olarak verilebilir. Bu ekibin “hızlı e-öğrenme”yi kullanarak stratejilerini tanımlama ve yıllık bütçenin bir parçası olarak yönetime sunmaları gerekmektedir. Çalışma grubuna e-öğrenme 2.0 araçlarını kullanmanın sağlayacağı yararlar aşağıdaki gibi belirtilebilir:
• Yararlı web sayfalarının taranması, yorumlar eklenmesi ve del.icio.us, digg, BlinkList gibi sosyal imleme siteleri aracılığıyla paylaşılması,
• Bu araçlar kullanılarak takım üyelerinin her sayfanın kopyasını edinebilmesi; sayfanın tam metin olarak aranabilmesi ve herhangi bir bilgisayardan erişilebilmesi,
• Takımın hızlı e-öğrenmenin gelecek stratejik planlarına uygunluğuna ilişkin mevcut düşüncelerini özetleyen bir blog oluşturması; blog hem takımdaki her bireyden hem de e-öğrenme blog topluluğundan dönüt alınmasını sağlayacaktır.
• Notların wiki’ye yazılması, kopyalanması ya da yapıştırılması ile bütün ekibin üzerinde düzeltme yapabileceği paylaşımlı bir kaynağın oluşturulması,
• Bloglines gibi RSS okuyucusu kullanılarak güncellemelerin wiki, sosyal imleme siteleri ve blog’da izlenmesi.
Bu örnekte bir ekibin e-Öğrenme 2.0 araçlarını kullanarak etkili bir biçimde işbirlikli olarak görevlerini nasıl yerine getirebilecekleri görülmektedir. Bu araçların bulunmadığı durumlarda e-postalar aracılığıyla takım üyeleri arasında bilgi paylaşımı gerçekleştirilse bile bu durum bilginin izlenmesini zorlaştırırdı. Bu araçlar aynı zamanda bireylere kişisel öğrenme olanakları da sunmaktadır. Bu etkileşimler aracılığıyla oluşturulan ağ, bireyin öğrenme ve problem çözümüne de yardım etmektedir. Yukarıdaki örnek e-Öğrenme 2.0’ nin bireysel ve grup olarak informal öğrenmesini destekleme biçimine uygun bir örnektir. E-Öğrenme 2.0 araçları formal öğrenme durumlarında özellikle işbirlikli öğrenmeye dönük yararlı özelliklere sahiptir. Örneğin wiki’ler grup projesinin; sosyal imleme siteleri ve araçları işbirlikli araştırmaların bir parçası olarak kullanılabilir. Bloglar ise yazılı çalışmaların sunulmasında ve akranların dönüt vermesine olanak sağlayan işbirlikli bir öğrenme ortamı olarak görülebilir.
Yukarıda belirtilen ve web 2.0 araçlarının özelliklerini vurgulayan örnek Vygotsky ve Papert’in eğitsel düşünceleriyle uyumludur. Bu örneğin uyumlu olduğu kavramlardan biri sosyal ağ teknolojileri ile ilişkili bir kavram olan “uygulama topluluğu”, diğeri ise eğitsel süreçlere yeni bir bakış açısı kazandıran “kolektif zeka” kavramıdır. Bu noktada e-Öğrenmede web 2.0 kullanımının eğitsel etkileri hem sosyal yapılandırmacılık gibi geleneksel öğrenme teorilerinde, hem de kolektif zeka gibi yeni kavramlar ışığında değerlendirilebilir. Öğrenenlerin kendi içeriğini üretmelerine izin verildiği ve hatta teşvik edildiği e-Öğrenme 2.0 uygulamalarında kullanılan sosyal ağ tek dinamiklerini gerçekleştirme potansiyeline sahiptir. Bu durum anlamlı eğitsel yaşantılar sağlamanın yanı sıra öğrencilere beklentilerini karşılama ve bilgi toplumunun gerekliliklerini yerine getirme imkanı da vermektedir.
Bilgi toplumunun bir gereği olarak sosyal-bilişsel yeterliklerin ön plana çıkması bu becerilerin internet kullanımı aracılığıyla geliştirilebileceği fikrini de ön plana çıkarmaktadır. Öğrenmeyi sosyal bir süreç olarak gören ve müzakere ve anlamın yeniden inşasını vurgulayan sosyal yapılandırmacılık bu yeterlikleri desteklemektedir. Web 2.0 araçlarının uygunluğu, yayıncılığın kolay hale gelmesi öğrencilerin çalışmaları hakkında dönüt alabilme imkanını da artırmaktadır. Bu noktada bilişsel süreçlerin sosyal etkileşimden nasıl etkilendiği ve öğrenmenin katılımcılar arasındaki etkileşimler aracılığıyla nasıl gerçekleştiğinin ortaya konulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada “bağlantıcılık” anlayışı önem kazanmaktadır. Bilgiye ilişkin bağlantıcı bir bakış açısı aşağıdaki hususlara önem vermektedir:
• Bilgi ve öğrenme bireysel bakış açılarının farklılığında yer almaktadır,
• Öğrenme farklı bilgi kaynaklarının bağlantılandırılması sürecidir,
• Örgütsel ve bireysel öğrenme tümleşik görevlerdir,
• Bilgiye erişim kapasitesi mevcut bilinenden daha önemlidir. Öğrenme bilgi oluşturma sürecidir.
•Bireyin öğrendiklerine bir ağ üzerinde bir düğüm olarak katılıyor olmasından beri alan, düşünce ve kavramlar arasındaki bağlantıları görebilme yeteneği temel bir beceridir.
• Doğru, tam ve güncel bilgi bağlantıcı öğrenme etkinliklerinin hedefidir.
• Bağlantıların sağlanması ve korunması sürekli öğrenmeyi kolaylaştırma için gereklidir.
• Gerçeklik dinamik olduğu için karar verme süreci kendini gerçekleştirmenin ve öğrenmenin temel bir konusu olmalıdır.
Sonuç
E-öğrenme 2.0 uygulamalarında öğrenme materyallerinin ardışıklığı dikkate alınmamaktadır. Bu durum öğrenmeye ilişkin olarak aşağıdaki durumların meydana gelmesine yol açabilir:
1) Öğrencilerin yanlış bilgi edinebilmesi,
2) Önceliği daha az olan bilgileri öğrenmek için zaman harcayabilmeleri,
3) Öğrenmeyi gerçekleştirmede fazla zaman harcayabilmeleri.
Bu noktada web 2.0 araçlarının kullanıldığı e-öğrenme uygulamalarında öğrencilerin öğrenme, performans kredilendirme, sertifikasyon vb. açılardan daha çok desteklenmeleri gerekmektedir. Öğrenme ve performans açısından öğrenenlerin aşağıdaki noktalara daha fazla ihtiyaç duyduğu söylenebilir:
•Çalışmaya teşvik etme,
•Dönüt verme,
•Temel kavramların anlaşılmasında testler ve dönütler aracılığıyla yardımcı olma,
• Öğrencilerin öğrendikleri konuları uzun süreli belleğe aktarmalarına dönük uygulamalar geliştirme.
Kredilendirme ve sertifikasyon açısından ise öğrenenlerin mutlaka bir takım ölçütler doğrultusunda değerlendirilmesinde araçlar geliştirilmelidir. Bu değerlendirmelerin gerçekçi olabilmesi için sürekli olarak eğitmenlere, öğretim tasarımcılarına dönüt sağlanması geleceğe dönük öğrenme ihtiyaçlarının belirlenmesi açısından da önemlidir. Ayrıca yöneticilere ve örgütsel paydaşlara sağlanacak bilgi ve dönütler de öğrenmenin örgütsel etkilerinin incelenmesi açısından yarar sağlayacaktır. Bu durum öğrenme programına yönelik yapılan yatırımların geri dönüşlerinin hesaplanmasında da büyük bir işleve sahip olacaktır.
KAYNAKÇA
Akademik Bilişim’10 - XII. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri 10 - 12 Şubat 2010 Muğla Üniversitesi
6th International Advanced Technologies Symposium (IATS’11), 16-18 May 2011, Elazığ, Turkey
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ DERGİSİ, CİLT: 1, SAYI: 2, MAYIS 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder